12 Haziran 2008 Perşembe

Yargitay 11. HD, 2002/8002 E., 2002/11518 K., T:12.12.2002

Yargitay 11. HD, 2002/8002 E., 2002/11518 K., T:12.12.2002

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Kadıköy Asliye 3. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 12.04.2002 tarih ve 2000/789-2002/315 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 10.12.2002 günde davacı avukatı S.B. ile davalı avukatı Ş.K. gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve du ruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Y.A. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin % 11,25 paydaşı bulunduğu davalı anonim şirketin 26.5.2000 günlü olağan genel kurulunda alınan 3, 4, 5, 7, 8 ve 9 nolu kararların Yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurullarına aykırı olduğunu ileri sürerek, iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, iptal nedeni olarak ileri sürülen bir takım iddiaların önceki davada reddedildiğini, diğer kararların da yasa, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına uygun olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, şirket kayıtlarına, genel kurul tutanaklarına ve iki ayrı bilirkişi kurulu raporuna dayanılarak, davacının bilançonun onaylanmasının ertelenmesi isteminin reddinin TTK.nun 377 maddesine aykırı olduğu, davalı şirket özvarlığının azalması ve özvarlığın çok üzerinde borçlanmaya gidilmesi karşısında sermaye artış ihtiyacının iç kaynaklardan karşılanması mümkün değil ise de ( 47.850.000 ) USD hakedişin şirket kayıtlarına aktarıldığının saptanamaması nedeniyle bu aşamada sermaye artırımına gidilmesinin yasa ve iyiniyet kurallarına uygun düşmediği, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin seçimine ilişkin ( 5 ) nolu kararın ise TTK. nun 347. maddesi hükmünün yönetim kurulu üyelerine uygulanamayacağından iptalinin gerekmediği, TTK.nun 334, 335. maddelerindeki yetkilerin kullanılmamasına izin verilmesi ile ilgili 8 ve 9 nolu kararların yasa, anasözleşmeye ve iyiniyet kurullarına aykırı olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile genel kurulun 3 ve 7 nolu kararlarının iptaline karar verilmiştir.

Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmişlerdir.
1- Dava, davalı anonim şirketin %11,25 oranında paydaşı bulunan davacının davalı şirketin 26.5.2000 tarihli genel kurulunda alınan bir kısım kararlarının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile bilançonun ikinci kez ertelenmesine ilişkin davacı ortağın azlık hakkına dayanarak ileri sürdüğü istemin reddi ve 1999 yılı bilançosunun onaylanmasına ilişkin ( 3 ) nolu karar ile bu kararla doğrudan bağlantılı görülen esas sermayenin artırılmasına ilişkin ( 7 ) nolu genel kurul kararının iptaline karar verilmiştir.

TTK.nun 74 ncü maddesindeki tanımı ile bilanço envanterde gösterilen değerlerin sınıflandırılması ve karşılıklı olarak bu değerlerin düzenlenmiş özetidir. Bilançonun aktif tablosunda mevcutlarla, alacaklar ve varsa zarar, pasif tablosunda ise borçlar gösterilir. Bilançoya egemen olan ilkeler ise, anılan yasanın izleyen maddesinde düzenlenmiş olup, bilançonun ait olduğu yılın faaliyet sonucunu saptayıp açıklayarak gerçeğe uygun olarak göstermesi gerekmektedir.
Davalı şirketin 10.3.2000 tarihinde toplanan 1999 yılı olağan genel kurulunda davacı ortağın azlık hakkına dayalı istemi doğrultusunda bilançonun onaylanmasına ilişkin ( 3 ) nolu gündem ve buna bağlı olarak 4, 5, 6, 8, 9 ve 10 nolu gündem maddelerinin müzakeresi ertelenmiş, geçen süre içerisinde davacının açıklama isteyen 11.4.2000 tarihli ihtarnamesine davalı şirket tarafından gönderilen 17.4.2000 tarihli cevabi ihtarnamede bilanço kalemleri hakkında açıklamalar yapılmış ve davacı temsilcisinin 26.5.2000 tarihli erteleme genel kurulunda ikinci kez erteleme istemi üzerine aynı konuda davalı şirket temsilcisince cevap ve açıklamalar yapıldıktan sonra, gerçekleşen oylamada davacı dışındaki pay sahiplerinin oyları ile ikinci kez erteleme istemi reddedilerek bilanço onaylanmıştır.
TKK.nun 377 nci maddesi hükmü uyarınca, bilançonun onaylanması hakkındaki müzakere çoğunluğun veya şirket sermayesinin onda birine sahip olan azlığın istemi üzerine bir ay sonraya bırakılır. Bu ertelemeden sonra müzakerenin ikinci kez ertelenmesini isteyebilmek için bilançonun itiraza uğrayan noktaları hakkında gereken açıklamanın yapılmamış olması zorunludur. Eğer açıklama yapılmışsa, bu açıklamanın erteleme isteyenin nezdinde yeterli ve tatminkar bulunnıası gerekmez. Öğretideki baskın görüş de Dairemizin benimsediği bu yoruma uygundur. ( Bkz. Poroy, Tekinalp, Çamoğlu Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 8.b, İst.2000, s. 412,413 ).

Esasen, ikinci kez ertelenmesinin pratik bir sonuç doğurması da beklenemeyeceğinden bu yasa maddesinin kaldırılması yönünde görüş ve öneriler de bulunmaktadır ( Bkz. H.Domaniç TTK Şerhi C:II İst. 1988, s. 859 ). Davacı ortağın iddiası davalıya Libya'daki bir taahhüt işinden dolayı 1995 yılında ödenen ( 47.850.000 ) USD `nin davalı kayıtlarına ve aktifıne girmediği ve bunun 1999 yılı bilançosuna girmesi gerektiği yolundadır. Söz konusu hakediş bedelinin ait bulunduğu 1995 yılı bilançosunda yer alması muhasebe tekniği ve ilkeleri gereği olduğu gibi, bilançonun müzakeresinin ikinci kez ertelenmesi halinde dahi 26.5.2000 tarihli genel kurulda oluşan çoğunluk iradesi ve eğilimi karşısında oylama sonucunun aynı şekilde gerçekleşeceği kuşkusuzdur. Bu durumda davacı ortağın azlık hakkına dayanarak TTK.nun 341 ve 309 ncu maddeleri hükümleri uyarınca sözkonusu hakediş bedeli ile ilgili olarak yasal başvuru yollarını kullanması, yönetim ve denetim kurulları aleyhine sorumluluk davası açılmasını talep etmesi, özel denetçi atanmasını isteyerek şirket kayıtlarının gerçeğe uygunluğunun ortaya çıkmasını sağlaması ve diğer takip yollarını işleterek eğer varit ise söz konusu hakedişin şirket özvarlığına kazandırılmasına dönük sonuç alıcı yöntemlere başvurması dışında amaca ulaştırıcı çözüm şekli kalmamaktadır.

Değinilen olgular ve düzenlemeler karşısında bilançonun onaylanmasına ilişkin ( 3 ) ve mahkemece de kabul edildiği üzere bir yıl içinde özvarlığının %43 ünü yitiren davalının öz varlığının çok üzerinde borçlanmaya girmesi nedeniyle doğan zorunluluk sonucu esas sermayenin artırılmasına ilişkin ( 7 ) nolu genel kurul kararlarının iptali doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü gerekmiştir.

2- Bozma kapsam ve içeriğine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmemesine, ( 275.000.000 ) TL vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden taraflara iadesine, 12.12.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Hiç yorum yok: